17 Haziran 2015 00:53

Yeni yaşam, yeni koalisyon ve zıtların birlikteliği

Yeni yaşam, yeni koalisyon ve zıtların birlikteliği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP, tek başına iktidarın istikrar anlamına geldiği imasında bulundu seçimden önce defalarca. Zaten baraj konulduğunda Türkiye’de daha istikrarlı bir yönetim dönemine girileceği masalı da okunmuştu. Daha önce de yazmıştım. Bu türden ifadeler, partilerin birbiriyle anlaşmasının imkanı olmadığının peşinen kabulü anlamına geliyor. Ve barajı, tek başına iktidarın istikrar anlamına gelmesine dayanarak savunanların da mutlak güç olma arzusuyla yanıp tutuştukları anlamı da çıkıyor bu ifadelerden ve yaşananlardan. İşin ilginç yanı bu coğrafyada hüküm sürmüş iktidarlar tarafından Anadolu’nun kültürler mozaiği olarak gösterilmesinin de ne kadar ikiyüzlülük içerdiği ortaya çıkıyor yavaş yavaş. Madem kültürler mozaiği bu topraklar neden bu farklı kültürlerin birlikte yönetmesi mümkün olmasın ki... Bu kültürlerden baskın olan bir tanesi diğerlerini o kadar baskı altında tutmuş ki yaptığının üzerini örtmek için mozaik masalını uydurmuş. Mozaik döküldü yıllar geçtikçe ve altından çürümüşlük kendini göstermeye başladı.

Ve şimdi bu çürümüşlüğün de kökünü kazıyıp yeni bir birliktelik ve yeni bir yaşam kurma vakti geldi. En azından seçim sonuçları bunu gösteriyor. Akan kanı durdurmanın, nefret tohumlarını söküp atmanın zamanı şimdi değil de ne zaman? Ölmeye ve öldürmeye devam etmek mi istiyorsunuz?

Yapılan genel seçim sonucunda oylarını en çok artıran iki parti var. MHP ve HDP. AKP birinci olduğu bütün illerde büyük oy kaybına uğradı. CHP’de ise çok büyük bir değişiklik yok. Seçmen sayısındaki artış dikkate alındığında bir miktar oy kaybı var. AKP dışındaki üç partinin söylemlerini hatırlayacak olursanız (Ama sakın unutmayın) bu üç partinin AKP ile koalisyon kurması imkansız gibi görünüyor. Bırakın koalisyon kurmayı AKP’yi çok sayıda soruşturma önergesi bekliyor. Üç partinin kampanyasındaki söyleme bakıldığında AKP koalisyon kurulması imkansız bir parti gibi görünüyor. Şu sıralarda sanki o söylemler hiç yapılmamış gibi haber programlarında AKP ile yapılabilecek olası koalisyonlar konuşuluyor. Yani basın hazır böyle bir koalisyona. Ama kampanya söylemlerine göre gerçekleşmesi gereken koalisyon CHP-MHP-HDP koalisyonu. Ya da dışarıdan HDP destekli CHP-MHP koalisyonu.

Küçüklüğümden beri saf saf bu partileri dinlerim. Kampanyalarda yapılan vaatler unutulmaz sadece, aynı zamanda diğer partilere yapılan eleştiriler de unutulur ve canciğer kuzu sarması misali koalisyon pazarlıkları yapılır. Bu yüzden benim neslim çok iyi bilir ki, partiler konuşur konuşur sonra da dün dündür bugün bugün, derler. Ülkenin yüksek menfaati, derler. Sonra gene aynı tas, aynı hamam... Hayal kırıklığı, aldatılmışlık, öğrenilmiş çaresizlik... “Bir daha oy verirsem ne olayım” pişmanlıkları... Sonra yine umut dolu beklentiler... Gene aynı döngü... Ama bilin ki, bu seçimlerde gezi ruhunun etkisi çok fazla. Seçmen bu döngüyü yaşamak istemiyor. Bu döngüyü affetmeyecek bir genç seçmen kitlesi var. Samimiyet bekleyen, sözünün arkasında duran politikacılar, liderler istiyorlar. Ayağını denk alsın yani partiler. Bunu anlayanlar kazanır. O zaman da bütün ezilenler kazanır.

Bu arada, koalisyon kelimesi ne anlama geliyor, ona da bakalım. Türkçe dışındaki dillerden girmiş dilimize. Genel olarak bakıldığında güç birliği ve ortak yönetim anlamına geliyor. Ama kesin olan bir şey var ki tek başına iktidar olmanın tam tersi. Zaten CHP, MHP ve HDP tek başına yönetmeye çalışan bir partiye hatta bir kişiye karşı bu seçimlerde mücadele etmediler mi? Ne umuyorlardı ki? Tek başına iktidar olmayı mı? Buna karşı mücadele ettiklerine göre, peşinen koalisyona hazır olduklarını söylemiş oldular. AKP’nin yüzde 10-20 oy alacağını beklemiyorlardı herhalde. Aşağı yukarı böyle bir tablonun ortaya çıkacağını tahmin ediyorlardı muhtemelen. O zaman şimdi yapmaları gereken koalisyon kurmak ve kampanya sırasında söylediklerinin gereğini yapmak. Çünkü bu sefer sözünün arkasında durmayan kaybedecek.

MHP ve HDP bir araya gelemez deniliyor. Görünüşe göre bunu diyenler haklı. Ama işte esas şimdi sürekli barışın tohumlarını atmanın zamanı. Bir araya gelmesi hiç düşünülmeyecek iki parti, aynı zamanda oylarını en çok artıran iki parti oldular. Bu, olası bir çatışmanın habercisi olmaktan çok olası bir barışın habercisi olmalı. Barış olacaksa yüzleşmeyle ve diyalogla olması gerekiyor. Mutlak bir gücün “ol” demesiyle değil. Zıtların varlığı zıtların birlikteliğiyle mümkün olacak. Dolayısıyla bu fırsat kullanılmalı. Verilen oylar boşa gitmemeli. Türkiye halkları samimiyet istiyor. Türkiye halkları barış istiyor. Türkiye halkları seçim stratejileri, koalisyon pazarlıkları, bakanlık alışverişleri istemiyor. Gerekirse bakanlıkların bile yönetsel yapısını değiştirerek bütün halkların doğrudan katılımını da mümkün kılacak gerçek bir demokratik yaşam istiyor. Yeni bir yaşam istiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa